21 Haziran 2009 Pazar

Bokunda boncuk aramak?

Bir onceki postadan da anlasilabilecegi gibi Timothy Truman’in Black Lamb serisini okuyordum gecen hafta. 97’de DC Comics’e bagli Helix Comics’ten cikmis 6 sayilik bir mini seri. Hadise gelecekte geciyor. Canavarlar falan var, ama varliklarini insanlardan gizlemeye calisiyorlar. Diziye ismini veren karakter Black Lamb de bu canavarlarin ‘fedaisi’ olan Diarrmaid Donn adli bir nevi uber vampir – malum artik hemen her vampir anlatisi kendi mitlerini yaziyor; Black Lamb evreninde vampirler ölümsüz degil, ancak vampir kani icenler ölümsüz olabiliyor. Diarrmaid de bunlardan biri.

Neyse, asil deginmek istedigim mevzu bu degil. Serinin “They saved Walt Whitman’s Brain” adli dorduncu sayisinda sahane olma kapasitesi olan ve fakat harcanmis bir oyku var. Hikayenin basindaki flashback’te Walt Whitman’in olumunun ardindan beyninin incelenmek uzere muhafaza edildigini, fakat beyni inceleyecek bilim adaminin muhafazayi elinden kazara dusurdugunu ve ardindan parcalanan beyni kanalizasyona bosalttigini goruyoruz. O esnada, “re-animator” tarzi baska bir olay vuku buluyor. Olu bedenleri canlandirmaya calisan bir bilim adami, kizgin bir kalabalik tarafindan taciz edilince, elindeki tum taze vucut parcalarini, ve kimyasal maddeleri kanalizasyona dokuyor. Orada olanlar oluyor, ve gelecekte, Diarrmaid’in dunyasinda, kanalizasyonlarda dolasan, devasa, sakalli bir yaratik goruyoruz ve hic konusmasa da “onda bir sair ruhu” oldugunu ogreniyoruz. Maalesef Walt Whitman yaratiginin pek fazla bir rolu yok bu hikayede.

Bu oykuyu okuyunca, populer tahayyulde kanalizasyonun bir nevi donusturucu mekan islevi gordugu fikri canlandi kafamda. Ninja Kamplumbagalar kanalizasyonda mutasyona ugruyorlar ornegin. Onlarin durumunda da, Walt Whitman canavarinda da ortada mutasyonu saglayan baska maddeler var, ama ‘sihir’ kanalizasyonun bulanik sularinda gerceklesiyor. Bok, adeta mutasyonu saglayan karisimin bir parcasi oluyor. Daha pek cok ornek var aslinda. Batman Returns’un basinda, henuz bir bebek olan Penguen’in kanalizasyonda ailesi haline gelecek penguenlere dogru yuzusunu goruyoruz. Dogustan farkli olsa da, kanalizasyon baska tur bir donusumun, toplumsal bir donusumun mekani oluyor onun icin.

Ayrica anamaddeleri butunuyle bok olan yaratiklar da vardir populer metinlerde. Kevin Smith’in Dogma filminde Golgothan adli bir bok zebanisi boy gosterir ornegin. Mark Millar’in cizgi roman serisi Wanted’da (Angelina Jolie’li filmini de yaptilar biliyorsunuz, tabii o cizgi romandan cok daha farkliydi), Shithead adli bir karakter vardir. Rivayete gore, dunyanin gelmis gecmis en seytani 666 adaminin boklarinin vucut bulmus ve canlanmis halidir. Bedenini istedigi zaman tas gibi sertlestirip, istedigi zaman ishal kivamina getirebilmek gibi bir yetenegi vardir.

Bunlar kurmaca ornekler – bir de cesitli sehir efsaneleri var kanalizasyonlarla ilgili. Ornegin New York kanalizasyonun mutant timsahlarla dolu oldugu soylenir. Tuvaletten sifonla gonderilen yavru timsahlar kanalizasyonda baskalasim gecirir, devlesirler, derilerinin rengi degisir ve saire.

Insanoglunun bokuyla ilginc bir iliskisi var, malum. Belli bir yastan sonra gozumuzun onunde olsun istemiyoruz pek (Zizek’in ilginc bir teorisi vardir bu durumla ilgili, cesitli milletlerin klozet yapilarindan, bokun sifon edilis sekillerinden ideoloji cozumlemesine girisir). Fakat ote yandan bok boylesine bir gizem kaynagina, buyulu bir seye de donusebiliyor. Kerametli bir sey oluyor dupeduz. Hayat veriyor, donusturuyor, vucut buluyor… Bakthin’in Rabelais’yi okurken gordugu turden bir grotesk gercekcilik var bu hikayelerde ve mitlerde.